Yaklaşık iki asır önce Phellina
Kıtası felaketi meydana geldi. Poggyra şehrinde yasadışı yollarla birtakım
düşünce deneyleri yapılmaya başlandı. Poggyra’da kurulan melez örgüt tarafından
yürütülen bu deneyler insan hayatını hiçe saydığı için etik bulunmadı ve
yönetim tarafından engellenmeye çalışıldı. Fakat örgüt, yönetimin uyarılarını
dinlemedi ve örgüte daha çok insan dahil etmek için haftalarca insanları
yöneterek protesto yaptırdı. Protestanlar tutuklandığında hiçbirinin bilincinin
yerinde olmadığı öğrenildi. Bu, melez örgütün yürüttüğü ilk büyük operasyondu.
İnsan bilincinin yönetilebildiği gerçeğini yönetime tehdit yoluyla gösterme
girişimiydi. Her geçen gün örgütün üye sayısı artıyordu. Yönetim bunu
engelleyemedi ve bunun sonucunda halk isyan etmeye başladı. Büyük bir ordu kurularak
tüm örgüt üyelerinin yakalanması kararı alındı. Fakat örgüt o kadar organize
bir hale gelmeye başlamıştı ki herkes birbirini hissedebiliyor ve kimin
tehlikede olduğunu anlayabiliyorlardı. Örgütü kuran grup, tehlikede olan
kişilerin zihnine girerek elde edilen bilgilerin öğrenilmemesi için zihinlerine
intihar etmeleri fikrini yerleştiriyordu. Örgütü kuran grup farklı bir adaya
yerleşmeye karar verdi ve Phyltestia Adası’nı keşfetti. Geride kalan üyeler yok
edilmek üzere Poggyra’da bırakıldı. Çünkü siyasi güçleri yoktu. Sadece
kurucuların kuklası olan kesimdi… Poggyra Halkı’nın isyanı daha da artmaya
başlamıştı. Yönetimin elinden hiçbir şey gelmiyordu. Yönetimde bir sürü intihar
vakaları olmaya başlamıştı. Bunun sonucunda yönetim şehri kıtanın güneyine taşıma
kararı aldı. Böylece kukla konumundaki düşünce örgütü olduğu yerde kalacak,
halk ise güvenli bir şekilde güneye yerleşecekti. Bu karar alındıktan sonra
melez örgütte toplu intiharlar gerçekleşmeye başladı. Halk haftalar süren süreç
boyunca güneye taşındı ve Pherturyia ile Poggyra arasında kalan eski yerleşime
Poggyra Harabeleri ismi verildi.
Bu sırada Phyltestia’da görüş
ayrılıkları yaşanmaya başlandı. Bir kesim yönetimi takip edip başladığı
deneylere devam etme fikrini savundu. Diğer kesim ise deneylere bir süre ara
verilmesini ve halk güneye yerleştikten sonra güneyde tekrar deneylere devam
etmeyi savundu. Aradan aylar geçti ve fikir ayrılıkları artmaya başladı. Bunun
sonucunda çoğunluk olan kesim güneyde bir ada keşfederek buraya yerleşmeye
karar verdi. Melez grubun kurucularının büyük kısmı göç ettiği için yerleşilen
adaya da Phyltestia adı verildi.
Her iki ada da kendilerince
deneylere devam ettiler fakat güneyin hedefi değişmişti. Poggyra yerine Mollary
Kıtası’nı yönetmeyi hedeflemişlerdi. Fakat böylesine büyük bir kıtayı yönetmek
asla kolay değildi.
Poggyra ve Pherturyia arasında birlik sağlandı ve Pherturyia
kuzeydeki Phyltestia’ya büyük bir ordu gönderdi. Orada bulunan herkes
katledildi ve ormanlar yakıldı. Fakat bir efsaneye göre kaçanlar vardı ve Güney
Ormanı’nda saklanıyorlardı…
Aradan yıllar geçti. Güney
Phyltestia’da kurulan melez örgüt bulunamadı. Ve bu örgüt tehlikeli bir hal
almaya başlamıştı. Meadow Denizi’ne kadar açılmışlardı ve senelerdir yeni
coğrafyalar keşfetmeye çalışıyorlardı.
Yapılan deneylerin yüzde doksan
yedisi başarılıydı. Kalan yüzde üçlük kesim asla anlaşılamadı. Düşünce kontrolü
yapılmaya çalışılsa da bu kişileri yönetemediler. Sanki doğuştan bağışıklıkları
var gibiydi. Bu insanlardan uzak durmaya karar verildi. Ve onlara Anti adı
verildi…
Tüm bunları büyük büyük dedemin
günlüğünden öğrenmiştim. O kim miydi? Melez örgütün kurucularından olan Mirinia
Gullton…
Yorumlar
Yorum Gönder