Ana içeriğe atla

2. BÖLÜM


Mallowshore’da büyümemin en büyük avantajı kedileri sevmem oldu sanırım. Küçükken annemle çok tartışır, rahatlamak için kuzeydeki kedi parkına giderdim. Nedense beni anlayabilen tek varlığın kediler olduğunu düşünüyorum. Psişik algılarının çok yüksek olduğunu düşünürsek çok da saçma bir düşünce sayılmaz herhalde …
            Eve giderken yolda gördüğüm insanların hayatlarını çözmeye çalışmaya devam ediyorum. Her biri o kadar boş ve monoton hayatlar ki … Ne için yaşadığından emin olmadığı halde başkalarının hayatını sömüren onlarca saygısız insan görüyorum. Sence bunlar gibi insanların varlığına alışmam doğru bir şey mi?  İnsanları değiştirmeye çalışmanın yanlış bir davranış olduğunu ve onları olduğu gibi kabullenmenin doğru olduğunu bildiğim halde bazı hayatların olmamasını dileyebilecek kadar bencil bir insanım.
            Herkesin bir kurtarıcısı olduğunu düşündüm hep. Gerekse bir insan gerekse bir ideoloji… Ama her zaman bir kurtarıcı vardır ve hayat sana kurtarıcınla karşılaşman için bir fırsat verir. Ta ki sen onun senin kurtarıcın olduğunu ve onca zamandır gözünün önünde olduğunu fark edene dek… Söylesene Deena, benim kurtarıcım sen misin? Yoksa sen bir anti misin?
            Eve geldim ve her zamanki gibi anahtar deliğini kontrol ediyorum. Anti’lerin olduğu bir şehirde yaşadığım için ip ve kedi tüyünü kullanarak oluşturduğum yabancı detektörünü yokluyorum. Bugün de kimse gelmemiş gibi gözüküyor. Gün içinde en zevk aldığım vakitlerden biri eve geldikten sonra balkonda oturup saatlerce insanları izlediğim vakit. Gözlerimi bir anlığına kapattım ve Hallesia’nın beni koruma içgüdüsüyle yapmış olduğu davranışı tekrar tekrar izliyorum. Bu sırada içeriden şiddeti her geçen saniye daha da artan ayak sesleri duyuyorum. Umarım bu senin beni gerçek hayata döndürmek için yaptığın bir oyundur Deena…
Gözlerimi açtığımda açılan kapı kolu beni biraz korkutmuyor değil açıkçası…
“Selam Wollart!”
Ullyrie’yi Mallowshore’da görmeyi beklemiyordum, hele ki benim evimde… Anladığım kadarıyla ben daha eve gelmeden çok daha önce buradaydı. Peki ya kedi tüyü nasıl aynı yerinde kalmıştı? En çok merak ettiğim şey buydu.
“Ne zamandır evimdesin Ullyrie?”
“Senin de tahmin ettiğin üzere yaklaşık 2 saat önce geldim.”
“Peki ya ufak bulmacamı çözmeyi nasıl başardın?”
“Tüyden mi bahsediyorsun? Seni izliyoruz Wollart; evin kapısını açana kadar yaptığın her şeyden haberim var.”
İşte şimdi beni etkilemeyi başardı. Birkaç tutam kedi tüyünü ipe bağladığım ve ipi de anahtar deliğinin iç kısmında oluşturduğum oyuk bölgeye astığım halde tüyleri kaybetmeden kapıyı açmayı başarmış. Sanırım bu sefer anlatacaklarını dinlesem daha faydalı olur. Ne dersin Deena?
“Bunca zamandır Mintwitch’de olduğunu sanıyordum Ullyrie. Beni buraya kadar takip etmeni beklemiyordum açıkçası… Söyler misin seni buraya kadar getiren gelişme nedir?”
“Konu Hallesia.”
İşte tam bu sırada dejavu yaşıyorum. Bu anı daha önce yaşadığıma o kadar eminim ki dejavudan da öte bir his içindeyim. Ona güvenmemem gerektiğini söyleyecek bana, bundan o kadar eminim ki…      
“Ona güvenmemelisin Wollart, asla seni izlemesine izin verme ve sakın onu önemsemeye başlama!”
“Bingo!”
Sanırım bunu sesli bir şekilde söyledim.
“Zihninden de haberim var Wollart, ne demek istediğimi biliyorsun…”
Senden haberi olmasının imkânı yok Deena. Bundan emin olmama rağmen neden yenilgi hissine kapılıyorum? Sanki bu sonsuz oyunu kaybetmiş ve uçsuz bucaksız bir döngüde yeniliyor gibi hissediyorum.     
“Bize katıl ve aklındaki soruları yok et Wollart.Ya da Aery mi demeliyim?”
Kalbim çok hızlı atmaya başlıyor. Beni o kadar iyi yakaladı ki pes etmeme fırsat bile yokmuş gibi hissediyorum.
“Zaman yaklaşıyor, yakında tekrar görüşeceğiz …”
Bu cümleyi söylerken Ullyrie arkasını döndü ve yavaş adımlarla kapıya doğru yürüdü. Okyanus mavisi gözleriyle bana son bir kez baktı ve kapı kolunu yavaşça indirerek evden çıktı. Son bakışında sanki beni değil de seni izliyor gibiydi…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GİRİŞ

Hallesia’ya peşimden gelmemesini söyledim ama beni dinlemedi ve beni hala takip ediyor. Gittiğim yerleri, görüştüğüm kişileri öğrenmesini istemiyorum. Yolda hızlıca yürüyorum. Yanlarından geçtiğim yüzlerce insanın boş bakışlarının ardında saklanan duygularını görebiliyorum. Hepsi bilinçaltımda beni ele geçirmek isteyen anomalilerden ibaret. Hallesia da yolda gördüğüm insanlardan çok farklı sayılmaz. Kırmızı şapkasıyla örttüğü sarı saçlarına takılı olan turkuaz kurdeleden ve siyah deri ceketinin sağ kolunda olan buruşukluğundan ne kadar sabırsız ve çocuk ruhlu olduğunu anlamak zor değil. Ama onun da benim gibi farklı bir özelliği mevcut: Aşırı derecede merak ... Muhtemelen insanlarla konuşurken cümlenin sonunu getirmeyi sabredemediğinden sol eliyle sağ kolunu sıkıyor ve bu da deri ceketinin kolunun buruşmasına sebep oluyor. Sürekli peşimde ve beni öğrenmek istiyor. İnsanlarla iletişim kurmaktan nefret ettiğim için bana ulaşmasını asla istememiştim fakat son derece meraklı ve ben onun

6. BÖLÜM

            Yaklaşık iki asır önce Phellina Kıtası felaketi meydana geldi. Poggyra şehrinde yasadışı yollarla birtakım düşünce deneyleri yapılmaya başlandı. Poggyra’da kurulan melez örgüt tarafından yürütülen bu deneyler insan hayatını hiçe saydığı için etik bulunmadı ve yönetim tarafından engellenmeye çalışıldı. Fakat örgüt, yönetimin uyarılarını dinlemedi ve örgüte daha çok insan dahil etmek için haftalarca insanları yöneterek protesto yaptırdı. Protestanlar tutuklandığında hiçbirinin bilincinin yerinde olmadığı öğrenildi. Bu, melez örgütün yürüttüğü ilk büyük operasyondu. İnsan bilincinin yönetilebildiği gerçeğini yönetime tehdit yoluyla gösterme girişimiydi. Her geçen gün örgütün üye sayısı artıyordu. Yönetim bunu engelleyemedi ve bunun sonucunda halk isyan etmeye başladı. Büyük bir ordu kurularak tüm örgüt üyelerinin yakalanması kararı alındı. Fakat örgüt o kadar organize bir hale gelmeye başlamıştı ki herkes birbirini hissedebiliyor ve kimin tehlikede olduğunu anlayabiliyorlard

1. BÖLÜM

Gün geçtikçe kendi oluşturduğum gerçekliklerde kayboluyorum. Hayatım o kadar sanal bir hal almaya başladı ki güne başladığımda takmam gereken maskeyi artık seçemiyorum. Çok fazla maskeye sahip olmamın dezavantajı sanırım bir gün o maskelerde kaybolmak ve asıl gerçeği unutmak…   Çevremdeki herkes benim bir yanılsamamdan ibaret. Az önce yanından geçtiğim kadın bile senin oluşturduğun bir bilinçaltı projeksiyonunun olabilir. Birinin kolumdan tuttuğunu hissediyorum. Gerçek mi yoksa yine bana oyun mu oynuyorsun? Yaşanmış sandığım olaylar aslında senin bana oynadığın hafıza oyunları sonucu mu meydana geliyor? Kolumdaki baskının arttığını hissederek gözlerimi açıyorum ve Hallesia’nın meraklı ve bir o kadar da endişeli gözleriyle karşılaşıyorum. Gördüğüm surat ifadesinden anladığım kadarıyla yine seninle konuşmaya daldım ve gerçeklikten uzaklaştım. “Yine mi hayal alemindesin?” diye sordu Hallesia titreyen sesiyle. Beni niye bu kadar önemsediğini anlamıyorum nedense. Onlara katılmak istemed