Ana içeriğe atla

4. BÖLÜM


            Yalnızca kendimi kandırıyorum. Asla normal bir hayata sahip olamayacak olmam beni çok da üzmüyor aslında ama sana söz geçirmeyi hayal ederek kendimi kandırmayı bırakmam gerektiğinin de farkındayım. Şimdilik gereken tek şey bu şekilde yaşamaya alışmak…
            Leeroy’un suratındaki nefreti rahatlıkla görebiliyorum. Kendime ve sana çok fazla güvendim ve bunun cezanı çekmeye hazırım. Hallesia, Leeroy’a dediğimi doğrulatmış olmalı…
“Seni dinliyorum Wollart.”
En sevmediğim şey başlangıç konuşmasının bana bırakılması… İki tip insan olduğunu düşünürüm bu konuda: Dinleyici ve konuşmacı… Ben ise dinleyiciyim.
“Yalan söylediğim için özür dilerim, sadece kime güvenmem gerektiğini bilemiyorum.”
Şimdilik onun tarafındaymışım gibi konuşmak en iyi seçim olacaktır. Acaba Hallesia ile nasıl ve neden barıştılar? Leeroy’un ihanetinden sonra Hallesia’nın asla onunla konuşmak istemeyeceğini düşünmüştüm. Gözlerini sürekli kırpmasından ve derin nefes almasıyla omzunun yukarı aşağı hareket etmesinden anladığım kadarıyla verdiğim cevap karşısında biraz sakinledi.
“Neden yalnız olmak istiyorsun?” diye sordu bana. Bu soruya verecek normal bir cevabım yok. Aklımdaki cevabı algılayabilmesi için ise çok açık fikirli biri olması lazım ki Leeroy’un tıpkı Hallesia gibi çocuk ruhlu ve az da olsa sabit fikirli biri olduğunu biliyorum.
“Kalabalık beni korkutuyor.”
“Peki bunun sebebi nedir?”
            Bunun sebebi çok fazla maskeye sahip olmam ama bunu ona nasıl açıklayabilirim ki? En iyisi bu konuyu hızlıca kapatmak ve onun tarafındaymışım gibi davranmak.
“Onlar da benimle tanışmak istiyor mu?”
            Sorduğu soruyu geçiştirdiğim için Leeroy’un suratının düştüğünü görebiliyorum.
“Sabırsızlanıyorlar. Sen kabul ettiğin zaman hemen tanıştırabilirim.”
Aslında onlarla tanışmayı istemiyor da değilim. Sonuçta ihtiyacım olan şey normal olmayanlar ordusu…
“Pekâlâ Leeroy, sana tek bir sorum var. Eğer cevaplarsan beni diğerleriyle tanıştırmana izin vereceğim.”
            Aklımdaki sorunun ne olduğunu düşünürkenki sabırsızlığını hissedebiliyorum.
“Cevabım senindir…”
“Kedinin zihnine nasıl girdin?”
Bu sanırım benden bekleyebileceği en son soruydu. Çünkü belli etmesem de kedinin beni Leeroy’a getirmesini anlamlandıramıyorum.
“Zihni olan her varlık kontrol edilebilir Wollart…”
            Bu tahmin ettiğim bir cevap olduğu için şimdilik yeterli buluyorum.
“O halde yeni insanlarla tanışmaya hazırsın.”
            Hallesia’ya söylediğim yalanı sorgulamaması için yapmam gereken tek şey, diğerleriyle tanışmayı istemekti…
            Dewrot’tan Muphyryn’e geçmemiz gerekiyor. Bu da bana en az bir gün kaybettirecek. Bu haftaki programımı silip tamamıyla doğaçlama yapmam gerekiyor. Umarım ben eve dönene kadar Fae’den haber gelir…
            Yakın zamanda seni başkalarına açıklamam gerektiğinin farkındayım. İlk kişinin Fae olmasını dilemiştim. Sanırım Hallesia seni öğrenen ilk kişi olacak. Tabi hala Leeroy ile birlikteyse…
            Dinleyici olduğum için yolda nasıl bir diyalog başlatmam gerektiğini bilemiyorum. Leeroy’un büyük adımlarına eşlik ederken elimden gelen tek şey onun bir konuşma başlatmasını beklemek. Aklında hep Hallesia’nın olduğunu hissediyorum. Ve tam bu sırada yine garip bir dejavu yaşıyorum. Hatta geçen seferkinden bile daha gerçekçi hissediyorum. Bu anı yaşadığımdan o kadar eminim ki. Ama neden Fae’nin de yakınımda olduğunu hatırlıyorum? Bu his dejavudan kesinlikle daha farklı ama Fae’nin burada olmadığını ikimiz de biliyoruz değil mi?
            Yaklaşık 8 saat boyunca neredeyse hiçbir diyalog kurmadan Muphryn’e geldik. Leeroy ve diğerlerinin bulunduğu ortamı her geçen saniye daha da merak etmeye başlıyorum. Kalbim hızla atmaya başlıyor. Bir şeylerin eksik olduğunu hissedebiliyorum. Hafızamda bir boşluğun olduğunu hissedebiliyorum. Umarım çok kötü bir durumla karşılaşmam Deena. En azından şimdilik benim yanımda olmanı diliyorum…
“İşte geldik Wollart!”
Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi hissediyorum. Peki ya ilgisiz olduğum kişilerle tanışacak olmama rağmen neden böyle hissediyorum? Leeroy, “Geldik” dediğinde kafamı bir anlığına yerden kaldırıp etrafa bakınıyorum. Burası Mallowshore’dan çok farklı… Havadaki martıların çığlıklarından ve etraftaki yoğun yosun kokusundan da anladığım kadarıyla yakında bir liman var. Böyle bir yer olması beklentilerimin epey bir üstünde. Leeroy yaklaşık beş dakika etrafı kontrol ettikten sonra sağ tarafımızdaki yüksek çalıların arasındaki gizli kapıya yöneldi. Bizi kapıda bir koruma karşıladı ve içeri girebilmemiz için parola sordu.
“Dowyia” dedi Leeroy alçak sesle.
            Koruma yana geçerek kapıyı açtı. Uzun ve karanlık olan koridorda tek bir yöne yaklaşık üç dakika yürüdükten sonra Leeroy bana cesaret verircesine omzuma dokundu. Ve koridorun sonuna geldiğimizde bizi yedi kişi bekliyordu.
            Leeroy beni kısaca hepsiyle tanıştırdı.
“Anny, Jannx, Yrinn, Batt, Newyr, Trish, Lenty ve bu da Wollart.”
“Bu ay bize getirdiğin ikinci acemi oldu Leeroy, bunu unutma!” dedi en soldaki beyaz gömlekli olan. Kemik gözlüğüne eşlik eden siyah küpeleri etrafa değişik bir aura yayıyordu. Sanırım adı Lenty idi…
Leeroy tam cevap verecekti ki arkadan ayak sesleri gelmeye başladı. Her geçen saniye daha da artıyordu ayak sesi… Bir süre arttıktan sonra ses kesildi.
“Merhaba Wollart!”
Bunu duyar duymaz kalbim bu sefer yerinden çıkacak gibi çarpmaya başladı. Çünkü bu sesi tanıyorum. Yoldaki dejavu hissi şimdi anlamlı hale gelmeye başlamıştı. Hafızamdaki boş kısım da öyle… Bu anı rüyamda görmüştüm çünkü. Bana seslenen Fae idi…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GİRİŞ

Hallesia’ya peşimden gelmemesini söyledim ama beni dinlemedi ve beni hala takip ediyor. Gittiğim yerleri, görüştüğüm kişileri öğrenmesini istemiyorum. Yolda hızlıca yürüyorum. Yanlarından geçtiğim yüzlerce insanın boş bakışlarının ardında saklanan duygularını görebiliyorum. Hepsi bilinçaltımda beni ele geçirmek isteyen anomalilerden ibaret. Hallesia da yolda gördüğüm insanlardan çok farklı sayılmaz. Kırmızı şapkasıyla örttüğü sarı saçlarına takılı olan turkuaz kurdeleden ve siyah deri ceketinin sağ kolunda olan buruşukluğundan ne kadar sabırsız ve çocuk ruhlu olduğunu anlamak zor değil. Ama onun da benim gibi farklı bir özelliği mevcut: Aşırı derecede merak ... Muhtemelen insanlarla konuşurken cümlenin sonunu getirmeyi sabredemediğinden sol eliyle sağ kolunu sıkıyor ve bu da deri ceketinin kolunun buruşmasına sebep oluyor. Sürekli peşimde ve beni öğrenmek istiyor. İnsanlarla iletişim kurmaktan nefret ettiğim için bana ulaşmasını asla istememiştim fakat son derece meraklı ve ben onun

6. BÖLÜM

            Yaklaşık iki asır önce Phellina Kıtası felaketi meydana geldi. Poggyra şehrinde yasadışı yollarla birtakım düşünce deneyleri yapılmaya başlandı. Poggyra’da kurulan melez örgüt tarafından yürütülen bu deneyler insan hayatını hiçe saydığı için etik bulunmadı ve yönetim tarafından engellenmeye çalışıldı. Fakat örgüt, yönetimin uyarılarını dinlemedi ve örgüte daha çok insan dahil etmek için haftalarca insanları yöneterek protesto yaptırdı. Protestanlar tutuklandığında hiçbirinin bilincinin yerinde olmadığı öğrenildi. Bu, melez örgütün yürüttüğü ilk büyük operasyondu. İnsan bilincinin yönetilebildiği gerçeğini yönetime tehdit yoluyla gösterme girişimiydi. Her geçen gün örgütün üye sayısı artıyordu. Yönetim bunu engelleyemedi ve bunun sonucunda halk isyan etmeye başladı. Büyük bir ordu kurularak tüm örgüt üyelerinin yakalanması kararı alındı. Fakat örgüt o kadar organize bir hale gelmeye başlamıştı ki herkes birbirini hissedebiliyor ve kimin tehlikede olduğunu anlayabiliyorlard

1. BÖLÜM

Gün geçtikçe kendi oluşturduğum gerçekliklerde kayboluyorum. Hayatım o kadar sanal bir hal almaya başladı ki güne başladığımda takmam gereken maskeyi artık seçemiyorum. Çok fazla maskeye sahip olmamın dezavantajı sanırım bir gün o maskelerde kaybolmak ve asıl gerçeği unutmak…   Çevremdeki herkes benim bir yanılsamamdan ibaret. Az önce yanından geçtiğim kadın bile senin oluşturduğun bir bilinçaltı projeksiyonunun olabilir. Birinin kolumdan tuttuğunu hissediyorum. Gerçek mi yoksa yine bana oyun mu oynuyorsun? Yaşanmış sandığım olaylar aslında senin bana oynadığın hafıza oyunları sonucu mu meydana geliyor? Kolumdaki baskının arttığını hissederek gözlerimi açıyorum ve Hallesia’nın meraklı ve bir o kadar da endişeli gözleriyle karşılaşıyorum. Gördüğüm surat ifadesinden anladığım kadarıyla yine seninle konuşmaya daldım ve gerçeklikten uzaklaştım. “Yine mi hayal alemindesin?” diye sordu Hallesia titreyen sesiyle. Beni niye bu kadar önemsediğini anlamıyorum nedense. Onlara katılmak istemed