Ana içeriğe atla

5. BÖLÜM


            Düşünce tehlikelidir. Eğer ona hükmedemezsen seni ele geçirir ve senin kralın olmasına izin vermek zorunda kalırsın. Düşünce mi bilinçaltını oluşturur yoksa bilinçaltı mı düşünceyi meydana getirir? Benim kralım olmana izin vermeseydim yine de bana hükmetmek için çabalar mıydın? Eğer sana isim vermeseydim yine de seni önemsediğimi düşünür müydün? Pozitivist biri olmam gerektiği halde düşüncenin beni yönetmesine izin veriyorum. Aklıma gelen herhangi spesifik bir düşüncenin sebebini biliyorum. Eğer biri aklıma gelirse o kişi o anda beni düşünüyordur. Eğer bir olayı düşünüyorsam o olay, zaman çarkımı yönetiyor demektir. Bu tamamen enerji ile ilgili.
Zaman karmaşası yaşıyorum genelde. Benim için tek bir zaman çizgisi var. Geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman tek bir düzlemde meydana geliyor. Asla ayrı değiller, aksine hepsi aynılar. Geleceğim bu sayede geleceğin geçmişi olan şimdiki zamana enerji aktarımı yapabiliyor. Dejavu yaşıyorsam bunun sebebi gelecekte geçmişi çok düşünmem ve bu enerjinin tüm zaman çizgisinde bulunmasından dolayı şimdiki zamanı etkilemesidir.
            Algılarımın geliştiğini hissedebiliyorum. Benim gibi entüisyonist biri için gayet normal bir durum bu. Tanıdığım insanların varlığını hissedebiliyorum. Canlı olmanın ne demek olduğunu hissedebiliyorum. Peki bana söyler misin; benim kadar anormal birini daha tanımam mümkün mü? Kendi yalnızlığımı azaltmak için seni oluşturdum. Daha fazla kendimi kandırmak istemiyorum; çünkü senin varlığını artık hissedemiyorum. Sen yoksun, yalnızca ben varım…
            Aklımda bir sürü soru var: Fae neden Mollary Kıtası’nda? Leeroy neden Fae’den bahsetmedi? Hallesia neden burada yok? Düşüncelerime hâkim olamıyorum. Ve sana da…
“Sanırım uzunca bir açıklamayı hak ediyorum Fae…”
“Elbette, ama önce kuralları öğrenmelisin.”
            Ben yalnızca diğerleri ile tanışmak istemiştim, onlara katılmayı değil… Ama Fae buradaysa çok fazla düşünmeme gerek yok sanırım. Elimden gelen tek şey Fae’nin, ne yaptığını bildiğine olan inancımı koruyabilmek…
“Burada olmam gerektiğine emin misin Fae?”
“Başka yerde olmaman gerektiğini biliyorum.”
“Bana kuralları açıklamadan önce aklımdaki soruları cevaplamanı istiyorum.”
“O halde uzunca bir yürüyüş yapmamız gerekecek…”
            Fae karanlık koridora doğru yürüdü ve beni takip et anlamına gelen bir el işareti yaptı. Bu sırada odadaki herkes sessizce bizi izliyordu. Fae’nin peşine takılırken aynı anda heyecan ve huzuru hissedebiliyorum. Koridor boyunca hiç konuşmadık ama Fae’nin neler hissettiğini ve ne düşündüğünü ben de hissedebiliyorum. Çok fazla mutlu olduğunun farkındayım.
Koridorun sonuna geldik ve Fae hızlanmaya başladı. Hızla dışarı çıktı ve çevreyi kontrol etti. Sakince yanına yaklaştım. Bir anda boynuma sarıldı. Üzerindeki vanilya kokusunu ve saçlarındaki ferahlığı özlediğimi fark ediyorum. Uzunca bana sarıldı ve “İçeride yakın temasa izin verilmiyor” dedi kulağıma sessizce. Uzunca sarıldıktan sonra “Hadi gel” dedi ve önden yürümeye başladı. Hemen yanına geçip hızına ayak uydurmaya çalışıyorum. Tıpkı Dewrot’taki gibi ağaçların çevrelediği bir patikada yürüyoruz.
“Pherturyia’dan buraya neden geldin?”
“Senden haber alamayınca Mallowshore’a gelmek istedim. Ama kimliği belirsiz bir mektup aldım. Senin Muphryn’e gittiğini öğrendim. Güvenip güvenmeme konusunda epey kararsız kaldım. Daha sonra buraya gelmeye karar verdim.”
“Peki Leeroy ile nasıl tanıştın?”
“Bunu sana daha sonra açıklarım. Şu anda bilmen gereken başka şeyler var Wollart”
            Bir anda endişeli bir hal almaya başladı Fae. Beni gördüğü için çok mutlu olduğunu, ama aklındaki bazı düşünceler yüzünden de epey keyifsiz olduğunun farkındayım. Bu nedenle fazla ısrarcı olmak yerine sabredip her şeyi onun açıklamasını bekleyeceğim.
“Ullyrie…”
            Ben daha Leeroy’u nasıl tanıdığını merak ederken bir de Ullyrie’yi tanıyor olması beni daha da meraklı bir duruma sokuyor. Aklımdaki soruları kendimce yanıtlamaya çalışmak yerine Fae’yi dinlemeye karar veriyorum.
“Ullyrie Hallesia’yı ikna etti ve kendi tarafına aldı. Sana da bunu iletmem gerektiğini söyledi. Sanırım senin gördüğün bir vizyon ile ilgiliymiş.”
            Aklımdaki sorular cevaplandıkça her şey daha da karmaşık bir hal almaya başlıyor. Hallesia’yı sevmesen de ben sevmeye başlamıştım. Özellikle sormak istediğim sorular vardı. Onu uzun süre göremeyecek olmam beni epey üzdü.
“Ayrıca özellikle Lenty’ye dikkat etmelisin. Çaylaklarla o ilgileniyor. Yani bizden sorumlu kişi Lenty.”
            Fae, Ullyrie ile konuştuğunda benim hakkımdaki bazı gerçekleri öğrenip öğrenmediğini merak ediyorum. Sanırım bunu öğrenmenin tek yolu doğrudan sormak…
“Peki benim hakkımda bir şey dedi mi?”
“Evet Wollart. Zihninden de haberim var.”
            Bunu bekliyordum. Ve bunu açıklamak zorunda olduğum ilk kişi Fae olduğu için mutluyum.
“Pekâlâ Fae, sanırım sana bazı gerçekleri açıklama vaktim geldi.”
“Zihninde bir karakter oluşturup onunla konuştuğunu biliyorum Wollart.”
            Tam olarak bunu söyleyeceğini biliyordum. Bu yüzden mutluyum çünkü gerçekten bir açıklamaya ihtiyacı var.    
“Hayır Fae. Zihnimde bir karakter oluşturmadım. Direkt zihnime bir isim verdim.”
Fae’nin göz bebeklerinin büyüdüğünü fark edebiliyorum. Aklındaki soruları tahmin etmek çok zor değil.
“Evet, ben bir antiyim Fae”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GİRİŞ

Hallesia’ya peşimden gelmemesini söyledim ama beni dinlemedi ve beni hala takip ediyor. Gittiğim yerleri, görüştüğüm kişileri öğrenmesini istemiyorum. Yolda hızlıca yürüyorum. Yanlarından geçtiğim yüzlerce insanın boş bakışlarının ardında saklanan duygularını görebiliyorum. Hepsi bilinçaltımda beni ele geçirmek isteyen anomalilerden ibaret. Hallesia da yolda gördüğüm insanlardan çok farklı sayılmaz. Kırmızı şapkasıyla örttüğü sarı saçlarına takılı olan turkuaz kurdeleden ve siyah deri ceketinin sağ kolunda olan buruşukluğundan ne kadar sabırsız ve çocuk ruhlu olduğunu anlamak zor değil. Ama onun da benim gibi farklı bir özelliği mevcut: Aşırı derecede merak ... Muhtemelen insanlarla konuşurken cümlenin sonunu getirmeyi sabredemediğinden sol eliyle sağ kolunu sıkıyor ve bu da deri ceketinin kolunun buruşmasına sebep oluyor. Sürekli peşimde ve beni öğrenmek istiyor. İnsanlarla iletişim kurmaktan nefret ettiğim için bana ulaşmasını asla istememiştim fakat son derece meraklı ve ben onun

6. BÖLÜM

            Yaklaşık iki asır önce Phellina Kıtası felaketi meydana geldi. Poggyra şehrinde yasadışı yollarla birtakım düşünce deneyleri yapılmaya başlandı. Poggyra’da kurulan melez örgüt tarafından yürütülen bu deneyler insan hayatını hiçe saydığı için etik bulunmadı ve yönetim tarafından engellenmeye çalışıldı. Fakat örgüt, yönetimin uyarılarını dinlemedi ve örgüte daha çok insan dahil etmek için haftalarca insanları yöneterek protesto yaptırdı. Protestanlar tutuklandığında hiçbirinin bilincinin yerinde olmadığı öğrenildi. Bu, melez örgütün yürüttüğü ilk büyük operasyondu. İnsan bilincinin yönetilebildiği gerçeğini yönetime tehdit yoluyla gösterme girişimiydi. Her geçen gün örgütün üye sayısı artıyordu. Yönetim bunu engelleyemedi ve bunun sonucunda halk isyan etmeye başladı. Büyük bir ordu kurularak tüm örgüt üyelerinin yakalanması kararı alındı. Fakat örgüt o kadar organize bir hale gelmeye başlamıştı ki herkes birbirini hissedebiliyor ve kimin tehlikede olduğunu anlayabiliyorlard

1. BÖLÜM

Gün geçtikçe kendi oluşturduğum gerçekliklerde kayboluyorum. Hayatım o kadar sanal bir hal almaya başladı ki güne başladığımda takmam gereken maskeyi artık seçemiyorum. Çok fazla maskeye sahip olmamın dezavantajı sanırım bir gün o maskelerde kaybolmak ve asıl gerçeği unutmak…   Çevremdeki herkes benim bir yanılsamamdan ibaret. Az önce yanından geçtiğim kadın bile senin oluşturduğun bir bilinçaltı projeksiyonunun olabilir. Birinin kolumdan tuttuğunu hissediyorum. Gerçek mi yoksa yine bana oyun mu oynuyorsun? Yaşanmış sandığım olaylar aslında senin bana oynadığın hafıza oyunları sonucu mu meydana geliyor? Kolumdaki baskının arttığını hissederek gözlerimi açıyorum ve Hallesia’nın meraklı ve bir o kadar da endişeli gözleriyle karşılaşıyorum. Gördüğüm surat ifadesinden anladığım kadarıyla yine seninle konuşmaya daldım ve gerçeklikten uzaklaştım. “Yine mi hayal alemindesin?” diye sordu Hallesia titreyen sesiyle. Beni niye bu kadar önemsediğini anlamıyorum nedense. Onlara katılmak istemed