Düşünce tehlikelidir. Eğer ona
hükmedemezsen seni ele geçirir ve senin kralın olmasına izin vermek zorunda
kalırsın. Düşünce mi bilinçaltını oluşturur yoksa bilinçaltı mı düşünceyi
meydana getirir? Benim kralım olmana izin vermeseydim yine de bana hükmetmek
için çabalar mıydın? Eğer sana isim vermeseydim yine de seni önemsediğimi düşünür
müydün? Pozitivist biri olmam gerektiği halde düşüncenin beni yönetmesine izin
veriyorum. Aklıma gelen herhangi spesifik bir düşüncenin sebebini biliyorum.
Eğer biri aklıma gelirse o kişi o anda beni düşünüyordur. Eğer bir olayı
düşünüyorsam o olay, zaman çarkımı yönetiyor demektir. Bu tamamen enerji ile
ilgili.
Zaman karmaşası yaşıyorum genelde. Benim için tek bir zaman
çizgisi var. Geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman tek bir düzlemde meydana geliyor.
Asla ayrı değiller, aksine hepsi aynılar. Geleceğim bu sayede geleceğin geçmişi
olan şimdiki zamana enerji aktarımı yapabiliyor. Dejavu yaşıyorsam bunun sebebi
gelecekte geçmişi çok düşünmem ve bu enerjinin tüm zaman çizgisinde
bulunmasından dolayı şimdiki zamanı etkilemesidir.
Algılarımın geliştiğini
hissedebiliyorum. Benim gibi entüisyonist biri için gayet normal bir durum bu.
Tanıdığım insanların varlığını hissedebiliyorum. Canlı olmanın ne demek
olduğunu hissedebiliyorum. Peki bana söyler misin; benim kadar anormal birini
daha tanımam mümkün mü? Kendi yalnızlığımı azaltmak için seni oluşturdum. Daha
fazla kendimi kandırmak istemiyorum; çünkü senin varlığını artık
hissedemiyorum. Sen yoksun, yalnızca ben varım…
Aklımda bir sürü soru var: Fae neden
Mollary Kıtası’nda? Leeroy neden Fae’den bahsetmedi? Hallesia neden burada yok?
Düşüncelerime hâkim olamıyorum. Ve sana da…
“Sanırım
uzunca bir açıklamayı hak ediyorum Fae…”
“Elbette,
ama önce kuralları öğrenmelisin.”
Ben yalnızca diğerleri ile tanışmak
istemiştim, onlara katılmayı değil… Ama Fae buradaysa çok fazla düşünmeme gerek
yok sanırım. Elimden gelen tek şey Fae’nin, ne yaptığını bildiğine olan
inancımı koruyabilmek…
“Burada
olmam gerektiğine emin misin Fae?”
“Başka yerde
olmaman gerektiğini biliyorum.”
“Bana
kuralları açıklamadan önce aklımdaki soruları cevaplamanı istiyorum.”
“O halde
uzunca bir yürüyüş yapmamız gerekecek…”
Fae karanlık koridora doğru yürüdü
ve beni takip et anlamına gelen bir el işareti yaptı. Bu sırada odadaki herkes
sessizce bizi izliyordu. Fae’nin peşine takılırken aynı anda heyecan ve huzuru
hissedebiliyorum. Koridor boyunca hiç konuşmadık ama Fae’nin neler hissettiğini
ve ne düşündüğünü ben de hissedebiliyorum. Çok fazla mutlu olduğunun
farkındayım.
Koridorun sonuna geldik ve Fae hızlanmaya başladı. Hızla
dışarı çıktı ve çevreyi kontrol etti. Sakince yanına yaklaştım. Bir anda
boynuma sarıldı. Üzerindeki vanilya kokusunu ve saçlarındaki ferahlığı
özlediğimi fark ediyorum. Uzunca bana sarıldı ve “İçeride yakın temasa izin
verilmiyor” dedi kulağıma sessizce. Uzunca sarıldıktan sonra “Hadi gel” dedi ve
önden yürümeye başladı. Hemen yanına geçip hızına ayak uydurmaya çalışıyorum.
Tıpkı Dewrot’taki gibi ağaçların çevrelediği bir patikada yürüyoruz.
“Pherturyia’dan
buraya neden geldin?”
“Senden
haber alamayınca Mallowshore’a gelmek istedim. Ama kimliği belirsiz bir mektup
aldım. Senin Muphryn’e gittiğini öğrendim. Güvenip güvenmeme konusunda epey
kararsız kaldım. Daha sonra buraya gelmeye karar verdim.”
“Peki Leeroy
ile nasıl tanıştın?”
“Bunu sana
daha sonra açıklarım. Şu anda bilmen gereken başka şeyler var Wollart”
Bir anda endişeli bir hal almaya
başladı Fae. Beni gördüğü için çok mutlu olduğunu, ama aklındaki bazı
düşünceler yüzünden de epey keyifsiz olduğunun farkındayım. Bu nedenle fazla
ısrarcı olmak yerine sabredip her şeyi onun açıklamasını bekleyeceğim.
“Ullyrie…”
Ben daha Leeroy’u nasıl tanıdığını
merak ederken bir de Ullyrie’yi tanıyor olması beni daha da meraklı bir duruma
sokuyor. Aklımdaki soruları kendimce yanıtlamaya çalışmak yerine Fae’yi
dinlemeye karar veriyorum.
“Ullyrie Hallesia’yı
ikna etti ve kendi tarafına aldı. Sana da bunu iletmem gerektiğini söyledi.
Sanırım senin gördüğün bir vizyon ile ilgiliymiş.”
Aklımdaki sorular cevaplandıkça her
şey daha da karmaşık bir hal almaya başlıyor. Hallesia’yı sevmesen de ben
sevmeye başlamıştım. Özellikle sormak istediğim sorular vardı. Onu uzun süre
göremeyecek olmam beni epey üzdü.
“Ayrıca
özellikle Lenty’ye dikkat etmelisin. Çaylaklarla o ilgileniyor. Yani bizden
sorumlu kişi Lenty.”
Fae, Ullyrie ile konuştuğunda benim
hakkımdaki bazı gerçekleri öğrenip öğrenmediğini merak ediyorum. Sanırım bunu
öğrenmenin tek yolu doğrudan sormak…
“Peki benim
hakkımda bir şey dedi mi?”
“Evet
Wollart. Zihninden de haberim var.”
Bunu bekliyordum. Ve bunu açıklamak
zorunda olduğum ilk kişi Fae olduğu için mutluyum.
“Pekâlâ Fae,
sanırım sana bazı gerçekleri açıklama vaktim geldi.”
“Zihninde
bir karakter oluşturup onunla konuştuğunu biliyorum Wollart.”
Tam olarak bunu söyleyeceğini
biliyordum. Bu yüzden mutluyum çünkü gerçekten bir açıklamaya ihtiyacı var.
“Hayır Fae.
Zihnimde bir karakter oluşturmadım. Direkt zihnime bir isim verdim.”
Fae’nin göz bebeklerinin büyüdüğünü fark edebiliyorum.
Aklındaki soruları tahmin etmek çok zor değil.
“Evet, ben
bir antiyim Fae”
Yorumlar
Yorum Gönder